DOLAR

32,4876$% -0.19

EURO

34,7565% -0.33

STERLİN

40,4557£% -0.16

GRAM ALTIN

2.421,29%-0,35

ÇEYREK ALTIN

4.056,00%-1,06

BİTCOİN

2167932฿%0.69238

a

Yağmacılarda Endişe Başladı

Asırlardır diğer ulusların hayvanlarını, tahıllarını, yeraltı madenlerini, minerallerini, deniz tabanındaki hidrokarbon rezervlerini yağmalayan, insanlarını da köleleştirip günde 16 saat karın tokluğuna çalıştırarak zenginleşen yayılmacı (emperyalist) ülkelerin tümü de artık endişeli.

 

Geleceklerini pek parlak görmüyorlar.

Neredeyse hiç çalışmadan kolayca kazandıkları paraların, zenginliklerin ve servetlerin ana kaynakları ellerinden uçup gitmek üzere.

 

Yayılmacı ülkelerin kendi çıkarlarını korumak ve devam ettirmek isteğinin sonucunda son 13 yıldır Orta Doğu’da yaşanan olayların ve de durmayan kan ve göz yaşının sonunda, yıllardır yayılmacı ülkelere kafa tutmaya çalışan Libya lideri Muammer Kaddafi  2011 yılında, Irak lideri Saddam Hüseyin infaz edildi ve her iki ülke de üçe bölünerek, mali ve askeri güçleri neredeyse sıfırlandı. Oluşan yeni bölgelerin başlarına bu ülkelerin sözünden çıkmayacak kuklalar yerleştirildi, ceplerine paralar kondu, Libya ile Irak istenildiği şekilde kontrol altına alında ve tüm zenginliklerine el kondu.

 

Yayılmacı ülkelerin bir başka baş ağrısı olan Suriye’de, devletin başı oğul Beşşar Esad infaz edilemedi ama ülkesi işgal edildi ve sözde Suriye devleti de yeraltı zenginlikleri olamayan küçük bir bölgeye adeta tıkıştırıldı. Petrol yataklarının olduğu yöreler de, asırlardı dünyanın kanını emen yayılmacı ülkeler tarafından paylaşıldı. Bugün, Suriye’nin de aynen Irak ve Libya gibi ne parası var ne de askeri. Olanlar da göstermelik, işe yaramayan bir mali varlık ve zayıf bir ordu.

 

Zaten geçmişte de yayılmacı güçler, Orta Doğu’da Osmanlı devletini güzel ve akıllıca tasarlanmış bir savaş planı ile yıkmayı başardıktan sonra, sınırlarını kendilerinin cetvelle çizdikleri devletçikler yarattılar. Bunları da kolayca yönetebilmek için hiçbirinin demokrasiye geçmesine iznini vermediler. Halk iradesi ile seçim yapılarak halktan birinin lider olmasına da hiç müsaade etmediler. 

 

Yayılmacıların en büyük özelliği, son 4 asır boyunca bu kendi yarattıkları devletçiklerin kanlarını emerek, kendilerinin ortaya koydukları hukuk kuralları ile sanki de yaptıkları yasalmış gibi yağmalamak ve bu yağmayı devam ettirmek oldu. Kurdukları düzen başarıyla ilerleyince de yıllar içinde kendilerini son derece akıllı, becerikli, üstün insanlar zannetmeye başladılar, ardından da kendilerinin bu yağma düzenini devam ettirip yeni bir dünya düzeni kurabilecek kadar üstün kişiler ve ırk olduklarına inandılar. Bu inançlarını da ırkçı politikalara dönüştürdüler ve kendilerinin, bu yağmayı sürdürmek için kurdukları Birleşmiş Milletler ile onun karar mekanizması olan Güvenlik Konseyinde de uygulamaya koymaya başladılar.

 

Gazze’de, Filistin halkının tüm olanaksızlıklara rağmen İsrail saldırılarına karşı ortaya koyduğu direnç, yayılmacı ülkelere artık yağmalama işinin eskisi kadar kolay olmadığını ve de asırlardır yarattıkları yağma düzeninin sona yaklaştığını gözler önüne serdi. Yağmacı ve yayılmacı ülkelerin bir araya gelerek Doğu Akdeniz’e “Birleşik Donanma”larını göndermelerinin nedeni gerçekte endişelerini ortaya koymakta.

Yağmanın bittiği gün başta ABD olmak üzere yayılmacı ülkelerin hızla çöküşle geçip, dağılacağı ve dünya coğrafyasından silineceği kesin.

İyi ki aralarında biz yokuz…

 

Prof. Dr. (İnş. Müh.), Doç. Dr. (UA. İliş.) Ata ATUN

KKTC Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı

KKTC 1. Dönem Milletvekili

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Hüseyin Amcaoğlu Thalasamia hastalarının yanında